Atık Yönetimi Çevre Mühendisliği Ekoloji

Hayatımızdaki Tehlike Çanları: İşaretleri Okumak

Yazar : Eda Ceylan

Günlük yaşamımızda kullandığımız, hayatımızı kolaylaştıran  birçok ürün vardır. Bunların birçoğu olmakla birlikte bizim bu tehlikeden maalesef haberimiz yok. Diş macunları buna en iyi örnek sanırım. Her diş macunun belli bir kimyasallık düzeyi var. Bunu tüplerin altında bulunan küçük renkli karelerden anlıyoruz. Bu kareler eğer siyahsa kullandığınız diş macununun %100 kimsallardan oluştuğunu gösterir, kırmızıysa %70 den fazla kimyasal içerdiğini, mavi kutucuklar macunun doğal ve tıbbi ürün karışımından oluştuğunu ve eğer yeşilse tamamen doğal bir diş macunu kullandığınızı gösterir.

Sabunlarda kullanılan kimyasal maddeler aynı zamanda diş macunlarında da kullanılmaktave ve bu anne adayları için oluşturmakta.Florida Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre Türkiye’de de satılan birçok ünlü diş macunu markasında ve sabunun içinde bulunan triclosan maddesi anne karnındaki bebeğe zarar veriyor.

19.yüzyılda yaygın bir deyimle ‘Şeytan Zehiri‘ olarak bilinen Sodyum Fluorid, fare zehiri olarak kullanılıyordu. 20. Yüzyılda ise diş sağlığı için fluoridin faydaları üzerine araştırmalar yönlendirmiş ve sonuçta her ülkede fluoridli diş macunları, diş hekimleri kuruluşlarının onayını almıştır. Ayrıca sodyum fluoridin arsenikten 15 kat daha kuvvetli olduğunu belirtiliyor. Bu da dünyadaki kanser oranının artmasına sebep olan bir başka unsur.

525252

Tabii diş macunuyla da bitmiyor ürünler. Temizlik için kullandığımız deterjanlar da tehlikeli ürünlerin başında gelir.

6464564

Türkiye’de gittikçe artan bir şekilde üretilip tüketilen deterjanların sularda yarattığı kirlenme, suların canlılar aleminde ortaya çıkardığı olumsuz değişmelerle kendisini indirekt de olsa hissettirecek boyutlara ulaşmış bulunmaktadır.

563535353  Son yıllarda özellikle Marmara Denizi’nde gözlenen “kırmızı su (Red – tide)” olaylarında rol oynayan aşırı plankton üremelerinde Marmara Denizi’ne akıtılan diğer artıklar yanında sentetik deterjanlar da önemli oranda sorumluluk taşımaktadırlar. Su içinde belirli bazı mikroorganizmaların kütlesel çoğalışları red-tide olayına sebeb olur. Bu mikroorganizmalar kırmızı renktedir ve belli şartlar altında periyodik olarak, litrede bir kaç milyon adede varabilecek kadar üreyebilmektedirler.

 

 

 

Bir denizde mikroorganizmaların bu denli üreyebilmeleri her şeyden önce, hücre yapı taşları olan besleyici tuzların yeterli miktarlarda ortamda bulunmasını zorunlu kılar. Marmarada bu olayın oluşmasına neden olan etkenler tama olarak bilinmese de, olayın çoğunlukla yerleşim bölgelerinde görülmesi uzmanları evsel atıklar ve endüstri bölgelerinden gelen organik kirleticiler üzerinde düşündürmektedir.

 

898698 Red- tide olaylarının hiç bir zaman açık denizlerde görülmemesi, yalnız körfezlerde ve özellikle besin maddelerince zengin kıyılarda görülmesi bu düşünceyi desteklemektedir. Mikroorganizmaların yoğun olarak ortaya çıkışı, denizin doğal dengesini etkilemektedir. Bunlar, suda çözünmüş oksijeni kullanarak oksijence fakir bir ortam yaratmaktadırlar.Burada dikkat edilmesi gereken nokta, red – water olaylarının hemen hemen her zaman büyük miktarlara varan balık ölümleriyle sonuçlanmalarıdır. Burada planktonların aşırı çoğalarak red – tide olayını oluşturmalarının tek nedeninin denizin besinle aşırı yüklenmesi olmadığını ; sıcaklığın, gece ve gündüz uzunluğunun, ve diğer mevsim şartlarının olayı etkilediğini de , bu konuda yapılan araştırmalardan çıkan sonuçlara bakarak kabul etmemiz gerekir.

 

Türkiye’de kullanılan ve özellikle Marmara çevresinde kişi başına yılda 5 kilograma varan tüketimleriyle deterjanlar, içerdikleri ABS, fosfat ve diğer beyazlatıcı, kir parçalayıcı maddeler nedeniyle, kanalizasyon şebekeleri tarafından akıtıldıkları deniz veya iç sularda ; sızdırmalı foseptikler yolu ile yeraltı suyu depolarında olumsuz etkiler yaratmaktadırlar.Bu maddelerin alıcı ortamda ayrıştırılması son derece sınırlıdır. Ortaya çıkan problemlerden birincisi ABS ve kısmen de LAS’ın canlı organizmalar üzerindeki etkileri, ikincisi de ötröfikasyondur.

 

Hijyenik bir ev ortamı için kullandığımız onlarca çeşit temizlik ürünü hem sağlığımızı hem de çevreyi tehdit ediyor. Solunum yolu enfeksiyonlarına, geçici körlüğe, karaciğer sorunlarına ve astım krizine yol açabilen temizleyicileri bilinçli kullanmak gerekiyor.Elimizdeki ürünün zararlarını bilmeden o ürünü kullanmamız, oluşması muhtemel birçok tehlikeyi göz ardı etmemiz anlamına geliyor. Bu tehlikeleri ürünün arkasında bulunan semboller açıklıyor aslında. Örneğin; deterjanların çoğunun arka ambalajında yanıcı, patlayıcı, korozif, toksik, ekotoksit olduğunu belirten semboller vardır.

 

3Yanıcı: ateşte kolayca tutuşur ve yanar.

 

 

4Korozif: canlı dokuyu yakar ve tahriş eder.

 

 

5Patlayıcı: Isı veya basınç altında ya da başka maddelerle reaksiyona girebilir veya patlayabilir.

 

 

Xn ve Xi: Deriye ve göze zarar verirler. 6Buharı solunmamalıdır. Vücut ile temas ettirilmemelidir.

 

 

77Toksik: Solunması, yutulması yada absorplanması halinde ölüme varabilen ciddi zararlar verir.

 

 

888Ekotoksik: Sudaki ve doğadaki canlılara zarar verir. Doğaya dökülmemelidir

 

 

Temizlik sonrası deterjanlı suyun bilinçsizce toprağa dökülmesiyle ne gibi bir felaketin başlangıcı olacağımızı hiç düşünmeyiz maalesef. Su kaynakları, göller ve denizlerimizde karşılaştığımız büyük bir sorun haline gelen ötrofikasyonun çoğunlukla karşılaştığımız sebebi deterjanlardır. Ötrifikasyonu kirlilik olarak tanımlasak da genel olarak fosfor ve azot gibi besleyici elementlerin ortamdaki artışı nedeniyle su bitkilerinin ve çoğunlukla alglerin aşırı çoğalması sonrasında ekolojik dengenin bozulmasıdır.

525

Deterjanlarda bulunan fosforun sürekli suya girişi uzun vadede göldeki oksijen miktarını düşürür ve bütün gölü anaerobik yapar. Ötrofikasyon sulak alan ekosistemlerini bozarak burada yaşayan kuş, balık ve diğer canlıların azalmasına yada yok olmasına neden olur.

Prof. Dr. İsmet Dökmeci’e göre; Son dönemlerde kamuoyunda deterjanların doğaya, dolayısıyla insan sağlığına olan zararları merak ve endişeyle tartışılmaktadır. İhmaller ve sorumsuzluklar sonucu ortaya çıktığına inandığımız çevre kirlenmesi sorunu bugünün insanlarının gelecek nesillerine bırakacağı kötü bir mirastır. Çevreyi koruyucu önlemler almadan gelişi güzel sanayileşen ülkelerde denetimsizlik, düzensiz kentleşme, hızla artan nüfus ya da toplumun eğitimsizliğinden kaynaklanan sorumsuzluk sonucu, endüstriyel teknolojinin gelişmesine paralel olarak çeşitli sentetik maddeler ve diğer atıklar yüzünden çevrenin kirlenmesi doğal bir sonuç olmuştur. Sabun eldesinde kullanılan yağlarının kıtlığı nedeniyle ham petrolden sentetik yolla elde edilen deterjan üretilmesine başlandı. Özellikle II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa ve Amerika’da yaygın olarak kullanılan sentetik temizleyiciler bulaşıcı hastalıkların yayılmasının önlenmesinde ve temizlik işlerinde büyük kolaylıklar sağlamıştır. Ancak bu maddelerin rastgele üretilmesi ve çevreye yayılmasıyla 1960’lı yıllarda A.B.D gibi bazı batı ülkelerinde deterjanların doğa kirlenmesinde önemli rol oynadığı belirlenmiş ve bu konuda bir dizi önlemler alma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Yakın zamanda ülkemizde üretilen deterjanlarda bir yüzey-aktif maddesi olan DDB kullanılıyordu ancak yapılan araştırmalarda bu maddenin sağlam halkalı yapıya sahip olduğu için su ve toprakta zor çözündüğünü ve biriktiğini göstermiştir. Bu gidişi durdurmak için DDB yasaklanmıştır.

452452

Deterjan içerisinde bulunan yüzey-aktif madde dışında önemli oranda (%70-90) bulunan temizleyici, beyazlatıcı, yumuşatıcı, köpürtücü, parlaklık verici ya da antiseptik özellik veren katlı maddelerinin çoğu da yüzey-aktif madde gibi insan organizmasına gıdalardan ve diğer yollardan girdiklerinde dokularda iritasyon sonucu olumsuz etkilere neden olabilmektedirler.Ayrıca akciğer tahribatı, akciğer iltihabı, alerjik reaksiyonlar, santral sinir sisitemi, kalp, böbrek ve kan damar rahatsızlıkları, endokrin ve bağışıklık sistemi bozuklukları gibi önemli rahatsızlıkların kaynağı üretimde kullanılan katkı maddeleri ve dolayısı ile deterjanlar olabilmektedir.

Bulaşık ve çamaşır deterjanları, yağ çözücü, leke giderici, gibi temizlik ürünleri mikropları nasıl anında eritip yok ediyorsa, akciğer ve beyin hücrelerini de aynı şekilde doğrudan etkilemektedirler. Solunum yoluyla vücuda alınan bu temizlik ürünleri beyin damarlarını, akciğerlerdeki bronşları eritip yıpratır, kana karışır. Kan dolaşımı bozuklukları, MS, alzheimer gibi ağır beyin hastalıklarına, akciğer, karaciğer, böbrek hastalıklarına ve ayrıca kısırlığa yol açarlar.

Temizlik ürünlerinin zararları sadece insanlarlada bitmiyor.Bu ürünlerin artıkları deniz suyuna karıştığında denizdeki canlıların ölümüne sebep olmakta, toprağa karıştığında ise bitkilerin ve toprakta yaşayan canlı varlıkların zarar görmelerine sebep olmakta, böylece ekolojik sisteme de zarar vermektedir. Prof. Dr. Erkan Topuz “Her türlü deterjandan kaçınız. Devamlı olarak zeytinyağı ve defne sabununu seçiniz. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağı, defne veya fıstık yağından yapılan hakiki sabunlarla yıkayınız” diyor.

Ayrıca Prof. Dr. Erkan Topuz halıların en yerler olduğuna değiniyor. Çünkü halılar bütün pestisitleri tutmaktadır ve temizlikleri deterjanla değil sirkeli su ile yapılmalıdır.

[1] http://lokman-hekim.net/haberler/dismacunu.asp

[2] http://www.ecoquestturkey.com/default.asp?rsm=121813000000

[3] http://www.isguv.com/semboller.htm

[4] http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96trofikasyon

[5] http://www.ecoquestturkey.com/default.asp?rsm=121815000000

[6] http://www.ecoquestturkey.com/default.asp?rsm=121815000000

Yazar hakkında

Eda Ceylan